19 Kasım 2012 Pazartesi

İlk gezi : Villach

Biraz tembellik yaptım gezileri yazmayı erteleyip durdum. Hazır geziden dönmüşken hemen başlayayım dedim bu sefer. İlk önce ilk gezimi anlatayım. Villach'a gittik 20 Ekim'de.
Sabah erkenden yakınlardaki bir tren istasyonunu bulmak üzere yola çıktık ama bulamadık. Sisler içinde soğuk bir sabahtı. Bulamayınca merkez istasyona gidip biletleri aldık. 

Trenin kalkacağı perona gidip doğru trene binip binmediğimizi tartışırken sorup soruşturup bindik ama ben bir türlü rahat olamadım azıcık pimpirikli olduğum için. Oturduk kendimizce uygun gördüğümüz bir yere bir de deri koltuklara falan bakıp sevindik, tren de güzelmiş falan diye düşünüp eğlendik. Görevli kadın gelip biletimizi kontrol edince rencide olduk maalesef. Gidip first class vagona binmişiz yaşadığımız lüks ondanmış. Eşyaları toparlayıp second class vagona geçtik. Aşağı yukarı yirmi dakikalık bir yolculuktan sonra inip hemen Information ofise gittik ve haritalarımızı aldık. Başladık yürümeye. Binalar renkli renkli ve çok romantik. İlk durağımız St. Nikolai Kilisesi oldu. Kiliselerin her birine ayrı ayrı bayılıyorum, çok etkileyiciler.



Sonra merkeze doğru ilerlemeye başladık. Şehrin içinden geçen nehir her şeyi daha da güzelleştirmiş sanki. Köprünün başındaki soytarı heykeli çok sevimliydi. 


Güneşi görünce açılıp saçıldım. Hava çok güzeldi.

Sonra meydana yürüyüp bölgenin en yüksek kulesine sahip olan St.Jakob Kilisesi'ne gittik. Daracık merdivenlerinden tırmanırken başım döndü. Merdivenlerin bir kısmı tek kişinin geçebileceği genişlikte. Giriş ve çıkışında kırmızı ve yeşil ışık var. Sıkışmamak için sıra beklenip geçiliyor. Tam düşmeden ilerlemeye çalışırken çanın çalması ve benim hayatımdaki en büyük korkumu yaşamam da bizi çok eğlendirdi. 



Yukarı çıkınca da soluklanıp şehri seyrettim. 


Bunlar da kilisenin ve kulenin dışardan görünüşleri.




Her yerde rengarenk binalar  ve huzur dolu sokaklar var, bayıldım. en çok sevdiğim de lavantalı ürünlerin satıldığı bir dükkan oldu. Kapısından önündeki bisiklete kadar her şey lilaydı ve bütün sokak sayesinde mis gibi lavanta kokuyordu.


Barların olduğu bir sokak vardı ki ağaç gövdesinden çöp kutularına hiç beklemeyeceğiniz yerlerde rengarenk örgüler vardı çok şirindi.


Villach havasıyla, renkleriyle ve sıcaklığıyla çok şirin, görülmeye değer. Klagenfut'tan ilk gezim oraya olduğu için daha da bir anlamlı benim için.

t

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder