26 Mart 2013 Salı

On iki: Salzburg

Erasmus bitti Ankarama kavuşur kavuşmaz da yazmayı ihmal ettim. Uğramaz oldum buralara. Son gittiğim şehir Salzburg'u kırmamak lazım. Kendisi pek hoştu. Benim için anlamı apayrıydı.

İki yıl önceki yaz tatilimde falıma bakan bir kadın "Sana yurtdışı görünüyor. Gideceksin." dediğinde gülüp "Hadi canım. Nasıl gideyim? Hiç niyetim yok. Erasmusla gidebilirim sadece o da bana çıkmaz. Akrabam falan da yok yanına gidecek. Annemin bir kuzeni varmış o da Avustralya'daymış. Oraya mı gideyim?" şeklinde atıp tutmuştum. "Para kazanır giderim ileride." falan demeyişim de ne acı olmuş. Neyse.

Benim yıllar yılı Avustralya'da sandığm akrabam Avusturya'daymış meğer. Yurda dönmeden önce hazırlıklarımı yapıp üniformamı (gri montum) giydim ve gene bir tren yolculuğuna başladım. Kitaplarını okuyup filmine sıcak bakmadığım The Other Boleyn Girl'ü sonunda izleyip sıkılmadım yolculuktan. Yalnız kalmayı pek özlemişim meğer onu fark ettim.

Gidince buluşmaca, kaynaşmaca...Uzun bir süre sonra aile evine gidiş. Yere çorapsız, terliksiz basabilme özgürlüğü. Misafirperverlik. Harika bir akşam yemeği ve gece yarılarına kadar sohbet. Hep hatırlayacağım bir akşam olacak.

Ertesi gün de minik bir şehir turu atıp bir sürü hediyeyle Klagenfurt'a döndüm Ankara hazırlıklarımı yapmak ve son kez en çok sevdiğim yer olan göle gidebilmek için. Gezip tozma işini Salzburg ile bitirmiş oldum böylece:)







Her şey için tekrar teşekkür ederim Emine Teyzem.
t