13 Ocak 2013 Pazar

Sekiz : Budapeşte

Gezi maceramıza bir de interrail ekleyelim dedik ve rotamızı çıkarıp interrail biletlerimizi aldık.Yolcuğa çıkmadan önce genelde çok gergin olurum. En büyük gerginliklerimi yaşadığım zamanlardan biriydi interrail öncesi. Uyumaya, dinlenmeye, biraz olsun sakinleşmeye çalışmaya çalışsam da pek beceremedim. İyi düşünmeye çalışarak çıktık yola. İlk durağımız Budapeşte oldu. Viyana aktarmalı ve ikinci kısmında, onca saat uyumamanın verdiği yorgunlukla, neredeyse sürekli uyuduğum bir yolculuk geçerdim.
Yaptığımız ilk iş para bozdurmak ve Krakow'a gidecek trende yerlerimizi ayırtmak oldu. Tren garı oldukça büyük ve etkileyiciydi ama görevlilerin bize davranış şekli ve tabelaların  eksikliği bizi biraz zorladı. Biraz bocalamadan sonra hemen gezmeye başladık. 


Tuna kenarından  etrafımızdaki güzelliklerin tadını çıkararak yürüdük.









Ocak ayında gezince haliyle yer yer, zaman zaman fazlasıyla titrediğimiz oldu. Bereler daha kalınlarıyla değiştirildi ve de soğuğa rağmenn gülümsenip şirinlikler yapıldı :)




Gitmeden önce Budapeşte ile ilgili yazılanlara göz atmıştım ve şehrin mutlaka akşam görülmesinin gerektiğini, ışıklarla bambaşka bir güzelliğe büründüğünü okumuştum. Gerçekten de öyleymiş. Budapeşte ışıklarla süslendiği zaman görülmeli.


Noel ve yeniyıl sayesinde tramvaylar bile süslüydü.

Ahşap ve kumaş işlerine, gece ışıklar içindeki köprülere bayıldım. Kendi halinde,sessiz sakin,şirin bir şehirdi Budapeşte. Krakow'a gitmek için Budapeşte'den ayrılırken interrail yolculuğumuzun en ilginç olayının başımıza geleceğinden habersizdik :)
t

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder