30 Ocak 2013 Çarşamba

On bir: Berlin


Berlin'in yeri benim için ayrı çünkü hep görmek istediğim, hatta en çok görmek istediğim şehirdi kendisi. Akşam vardığımız için hiçbir yere gitmeden sadece yemek yeyip hostelimize gidip dinlenmeyi tercih ettik. 



Sabah erkenden kalkıp hafif sisli ve yağmurlu bir Berlin sabahına uyandık. Kahvaltıdan sonra hemen gezmeye başladık. En yakınımızdaki Televizyon Kulesi'ne giderek başladık tura.


Sonra da Berlin Katedrali'ne doğru yol aldık. En üst katına kadar çıkıp şehri yukardan görme şansımız oldu. 





Daha sonra da gitmeyi en çok istediğim Bergama Müzesi'ne gittik. Türkçe seçeneği olan elektronik rehberler müze gezimizi daha da zevkli hale getirdi. Saatlerce kulaklıklarım ve kocaman gülümsememle dolaştım. Daha sonra da İslami Eserler Müzesi'ni gördük.






Sonra kısa bir alışveriş ve de yemek molası verip akşamı ettikten sonra Schloss Charlottenburg Şatosu'na gittik. Fazlasıyla karanlık olduğu için fotoğraflarımız pek güzel çıkamadı maalesef. Sonra da elimizde kahvelerimizle Brandenburg Tor'a gittik.


Son olarak da Berlin Duvarı'nı görmeye gittik ve gezimizi tamamladık. Berlin en beğendiğim şehir ünvanına sahip. Baştan beri gitme hayali kurduğum için daha da değerli oldu sanırım. Yorgunluktan bitip tükendikten sonra kendimizi yataklarımıza bıraktık ve dinlendik. Ertesi sabah erkenden Klagenfurt'a dönüş yolculuğumuz başladı. Bir kısmının nasıl geçtiğini hiç anlamadığım, bir kısmında sıkıntıdan patladığım ve de çok yorulduğum on dört saatlik bir yolculuk yaptık. Berlin ile diğer ülkelere yaptığım gezileri bitirdim. Kalan dört günlük sürede de minicik bir Salzburg gezisi yaparak Erasmus serüvenimi bitiriyorum. 



t

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder